Zilberman’ın yüksek tavanlı salonunda Neriman Polat’ın “Groundless” sergisi, insanın bastığı zemini yeniden düşünmesine yol açan bir yoğunluk taşıyor. İçeri girildiğinde ilk fark edilen şey, mekânın sessizce dalgalanması. Polat, gündelik hayatta akıp giden küçük ayrıntıları topluyor; duvar köşelerinden sızan ışık, uzun süre beklemiş bir sandalye izi, bir evin içinde yıllarca değişmeden duran o küçük eşya… Her biri, yüzeye çıkmayı bekleyen bir hikâye gibi duruyor.

Bu sergide temas edilen alan yalın ve güçlü: Yer duygusu. Bir insanın ayaklarının altındaki dünyanın nasıl inceldiğini, bâzen nasıl içinden geçilen bir sis perdesine dönüştüğünü gösteriyor. Fotoğraf, video ve mekâna yerleştirilmiş parçalar, izleyenin belleğine yumuşak bir baskı uyguluyor. Bâzen bir kapının aralığından sızan ışık kadar hafif, bazen de bir boş oda kadar keskin.

Polat, gündelik olanı düşünsel bir zemine taşıyor. Ev içi objelerin ya da sokakla bağ kuran parçaların arkasında, görünmez bir gerilim var. İzleyici, kendi alışkanlıklarının gölgesiyle karşılaşıyor. Bir bakışta sıradan görünen bir yüzey, beklenmedik bir anlam boşluğu açıyor. Sanki zemin, bir ânlığına yer değiştiriyor ve insanı havada bırakıyor.

Zilberman’ın mekânı bu dalgalanmayı büyütüyor. Yürüdükçe işler arasında titreşim hissi uyanıyor; hiçbir şey bağırmıyor fakar her şey kendi sınırını hafifçe esnetiyor. Polat’ın bakışı, izleyenin iç sesine karışıyor. Sergi, adım atarken bile tereddüt uyandıran o tuhaf duyguyu taşıyor: Yerin kaydığı ânda ortaya çıkan ince sızı.

“Groundless”, Ocak ayına kadar görülebilir. Salon, günün hangi saatinde gidilirse gidilsin aynı hissi veriyor: Sessizce hareket eden bir zemin, insanı kendi içindeki boşluklarla yüz yüze bırakıyor. Bu karşılaşma uzun sürüyor ve hissi sergiden çıktıktan sonra bile kolay kolay dağılmıyor.

YAZAR: NURÇİN ENGİN